Arapça’da selâm, “barış, esenlik ve selamet” gibi anlamlara gelen selam kelimesi, ilk insan ve ilk peygamber Âdem’den (a.s.) beri vardır: “Allah Ademi yarattığı vakit, git şu oturan meleklere selam ver, selamını nasıl karşılayacaklarını dinle. Çünkü senin ve çocuklarının selamı o olacaktır. Bunun üzerine Adem (a.s.) meleklere: “Esselamü aleyküm” dedi. Melekler de: “Esselamü aleyke ve rahmetullah” karşılığını verdiler. Onun selamına ve “rahmetullah”ı ilave ettiler.”(Buharı,Müslim)
Selam aynı zamanda Allah’ın isimlerinden birisi olduğu gibi, Cennetin isimlerinden de birisidir.
“Allah, esenlik yurduna (dâru’s-selam) çağırır ve dilediğini doğru yola iletir.”(Yunus,10/25)
SELAMLAŞMAK
İnsanlar birbirleri ile karşılaştıkları zaman işe selâm ile başlayacaklardır. Önce selam sonra kelamdır. Müminler karşılaştıklarında selâmlaşacak, karşılıklı olarak iyi dilekte bulunacaklardır. Her kültürde selâmlaşma âdeti ve bu âdetin gerektirdiği usul ve âdâb vardır. Bu münasebetle Müslümanlar arasında selâmlaşmanın nasıl olması gerektiği konusuna “Selâm” diye tercüme edilen tahiyye, hayat kelimesiyle aynı kökten olup lügat mânası itibariyle “sağlık, uzun ömür dilemek” demektir. Selam bir duadır. Sünnet ve örfe göre bunun verilişini “esselâmü aleyküm” veya “selâmün aleyküm”, alınışını da aleykümselâm, aleykümüsselâm ve rahmetullah ve berekâtüh” şeklinde belirtmişlerdir. Selâmlaşma müslümanlar arasında bir ülfet, kaynaşma, sevgi aracıdır, barış içinde olma işaretidir. Selâm verip alanlar birbirlerine Allah’tan “iyilik, esenlik, rahmet, bereket” dilemektedirler. Bu sebeple selâmlaşma Kur’an’da ve Sünnet’te teşvik edilmiştir. Bir Müslümanın bir veya daha fazla Müslümanla karşılaştığı, bir araya geldiği zaman selâm vermesi sünnettir, bu selâmı birisi verince diğerlerinin onu alması farzdır. Bir kişinin verdiği selâmı topluluktan birinin almasıyla vazifenin yerine gelmiş olmaktadır. Selâmı vermek sünnet, almak farzdır. Selam verildiği zaman alınmadığı zaman kişi tekrar kendisi geri almalıdır.
Ayet-i kerimede ; “Size bir selâm verildiği zaman, ondan daha güzeliyle veya aynı selâmla karşılık verin. Şüphesiz Allah, her şeyin hesabını gereği gibi yapandır.” (Nisa,86) Buyrulmaktadır.
Hadis-i şerifte ise ; “Eksiksiz bir imana sahip olmadan cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe imana sahip olamazsınız. Birbirinizi sevmenin yolu da selamlaşmadır.” Buyrulmuştur.
SELÂMIN VERİLİŞ ŞEKLİ
Selam verildiği zaman daha güzeliyle veya aynısıyla karşılık vermek gerekmektedir. Allah Kur’an’da şöyle buyurmaktadır:
“Size bir selâm verildiği zaman, ondan daha güzeliyle veya aynı selamla karşılık verin. Şüphesiz Allah her şeyin hesabını gereği gibi yapandır.” (Nisâ, 4/86)
Allah Teâlâ, başkasının evine girerken izin alınıp selamla girilmesini tavsiye etmektedir:
“Ey iman edenler! Kendi evlerinizden başka evlere, geldiğinizi hissettirip (izin alıp) ev sahiplerine selâm vermeden girmeyin. Bu davranış sizin için daha hayırlıdır. Düşünüp anlayasınız diye size böyle öğüt veriliyor.”(Nûr,24/27)
Hz. Peygamber de bir hadislerinde selamın farklı şekilleri olduğunu ve her bir selamın farklı sevap getirisi olduğunu belirtmektedir: Peygamber’e (s. a. v.) bir adam geldi ve: “es Selamü aleyküm” dedi. Peygamber (s. a. v.) onun selamına aynı şekilde karşılık verdikten sonra adam oturdu. Peygamber (s. a. v.): “On sevap kazandı” buyurdu. Sonra bir başka adam geldi, o da: “es Selamü aleyküm ve rahmetullah” dedi. Peygamberimiz ona da verdiği selamın aynıyla karşılık verdi. O kişi de yerine oturdu. Peygamber (s. a. v.): “Yirmi sevap kazandı” buyurdu. Daha sonra bir başka adam daha geldi ve: “es Selamü aleyküm ve rahmetullahi ve berekâtüh” dedi. Hz. Peygamber de o kişiye selamının aynıyla karşılık verdi. O kişi de yerine oturdu. Rasûlullah: “Otuz sevap kazandı” buyurdular.(Ebû Davud,Tirmizi)
Selamlaşmanın Âdabı
1- Mü’minlerin bulunduğu yere girildiğinde ve oradan ayrıldığında selam vermek.Rasûlüllah (s.a.v.) “Sizden biriniz meclise geldiği zaman selam verdiği gibi, ayrılırken de selam versin. Çünkü birinci selam sonrakinden daha faziletli değildir.”(Ebû Davud,Tirmizi) buyurdu.
2- Gayri müslimlerle karşılaşıldığında, önce onların selam vermesini bekleyerek, selamlarından sonra “ve aleyküm” demek,
3- Müslümanların olduğu bir yerde tanıyıp tanımamaya bakmadan herkese selam vermek yani toplumda selamı yaygınlaştırmak,Abdullah b. Amr b. el-Âs’ın haber verdiğine göre bir adam Rasûlüllah’a (s.a.v.) gelerek “İslam’ın emirlerinden hangisi daha hayırlıdır?” dedi. Rasûlüllah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Yemek yedirmen, tanıyıp tanımadığın herkese selam vermendir.”(Buhari, Müslim)
Bir başka hadiste ise Rasûlüllah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Ey insanlar! Selamı yayınız, yemek yediriniz, akrabalarınızla alakanızı ve yardımınızı devam ettiriniz. İnsanlar uyurken siz namaz kılınız ki bu yüzden selametle cennete giresiniz.”(Tirmizi)
sahabenin ileri gelenlerinden Abdullah b. Ömer’in, hiç işi olmadığı halde sırf insanlara selam vermek için çarşıya pazara çıktığını bildirmektedir.(İmam-ı Malik, Buhari)
4- Selamlaşmada; küçük olanın büyüğe, sayı itibariyle az olanın çok olanlara, yürüyenin oturana, binit üzerinde bulunanın yaya olana selam verme adabına riayet etmek,
Rasûlüllah (s.a.v.) “Binitli olanın yaya yürüyene, yürüyen oturana, sayıca az olan çok olana selam verir”Buhari, Müslim) buyurdu. Ayrıca Buhârî’nin bir başka rivayetinde “küçük büyüğe” ilavesi vardır.
5– Selam vermek için fırsat kollanılmalı ve âdeta bahane bulunmalıdır: “Sizden biriniz din kardeşine rastlarsa ona selam versin. Eğer ikisinin arasına ağaç, duvar, taş girer de tekrar karşılaşırlarsa yine selam versin.”(Ebû Davud)
Müslümanın, Müslüman üzerinde haklarından birisi de selamına icabet etmektir. Rasûlüllah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Müslümanın Müslüman üzerindeki hakkı beştir. Selam almak, hasta ziyaret etmek, cenazenin arkasından yürümek, davete icabet etmek, aksırana elhamdülillah derse yerhamukellah demek.”(Buhari, Müslim)
Bütün bunlarla beraber belki de selamın en önemli fonksiyonu insanlar arasında birlik beraberlik ruhunu geliştirmesi ve canlı tutmasıdır: Böyle olan bir toplumda birbirlerini sevecek, Allah da onlara cennet kapılarını açacaktır. “Siz iman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olamazsınız. Yaptığınız takdirde sizin birbirinizi seveceğiniz bir şeyi söyleyeyim mi? Aranızda selamı yayınız.”(Buhari, Müslim)
Şu kimselerin Selam alması uygun olmaz
Kuran-ı kerim okumakta olan
Cuma günü minberde hutbe okuyan
Tuvalette bulunan
Ezan okuyan
Namaz kılmakta olan
Sofrada yemek yiyen
Dua etmekte olan
Su içerken