Ailenin Korunması Ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair 6284  numaralı kanun ters mi tepti. Bir şeyler gerçekten ters gidiyor. Ve aile içi şiddet her türlüidari, adli ve polisiye tedbirlere rağmen bir türlü önlenemiyor.

   Toplumu derinden sarsan şiddet, tecavüz, işkenceve cinayet haberleri, görsel ve yazılı basında serlevha yayınlanıyor vemilletçe her geçen gün artarak psikolojimizi bozmaya devam ediyor. Daha daönemlisi Müslüman bir ülkede olup biten bu insanlık dışı hadiseler milletolarak bizi mahcup ediyor, yüzümüzü kızartıyor.

  Ailenin Korunması hakkındaki bu kanun yeniden ele alınıp, bugüne kadar kiyansımaları, uygulamaları ve geri dönütlerinin ele alınma zamanı gelmiştir.                             

  Kanun da bütün tedbirleridevlet kurumları ve yetkililerinin alması, öngörülmüş. Adliye ve polisiye tedbirler,resmi kurumların yapacakları tek tek sayılmış.

  Konuya biraz daha yakındanbakalım:

  “Ev içi şiddet: Şiddet mağduruve şiddet uygulayanla aynı haneyi paylaşmasa da aile veya hanede ya da ailemensubu sayılan diğer kişiler arasında meydana gelen her türlü fiziksel,cinsel, psikolojik ve ekonomik şiddeti,” (mad.2)

  “Bu Kanunun amacı; şiddeteuğrayan veya şiddete uğrama tehlikesi bulunan kadınların, çocukların, ailebireylerinin ve tek taraflı ısrarlı takip mağduru olan kişilerin korunması vebu kişilere yönelik şiddetin önlenmesi amacıyla alınacak tedbirlere ilişkinusul ve esasları düzenlemektir. Bu Kanun kapsamında kadınlara yönelik cinsiyetedayalı şiddeti önleyen ve kadınları cinsiyete dayalı şiddetten koruyan özeltedbirler ayrımcılık olarak yorumlanamaz.

   Şiddet: Kişinin, fiziksel, cinsel, psikolojikveya ekonomik açıdan zarar görmesiyle veya acı çekmesiyle sonuçlanan veyasonuçlanması muhtemel hareketleri, buna yönelik tehdit ve baskıyı ya daözgürlüğün keyfî engellenmesini de içeren, toplumsal, kamusal veya özel alandameydana gelen fiziksel, cinsel, psikolojik, sözlü veya ekonomik her türlü tutumve davranışı,”(mad.1)

  Yukarıdaki kanunhükümlerine göre şiddettin alanı iyice genişletilmiş, nelerin şiddet sayılacağıya da sayılmayacağı sübjektif değerlendirilmelere açık hale gelmiştir. Artıkevde bir baba ders çalışmayan çocuğunu sıkıştıramaz, harçlık veremediğikarısına ve çocuklarına ekonomik şiddet uygulamış olmaktadır. Eşiarzulamadıkça, karı koca bile olunamayacak, şayet koca biraz zorlarsa bu cinselşiddet ve tecavüz olarak kabul edilip, koca tecavüzden yargılanabilecek.

  Evde çocuklarına terlikatan anne ve nine yargılanacaktır. Bu şu demektir: Evde ana ve babanınotoritesinin zayıflatılması demektir. Ataerkil Türk Aile yapısına, gelenek vetörelerine ters olan bu anlayış ve yaklaşımlar, Türk erkeğini bütün yetki veotoritesini kaybettiği hissi uyandırmaktadır.

  Kadına ve çocuğa cesaret, hakve yetki veren bu kanun hükümleri ile devletin asker, polis, savcı, hâkim, vali,kaymakam gibi kuvvetlerini de kayıtsız şartsız arkasına alanlar, kendileriniher türlü hakka sahip bu karşılık her sorumlulukları da olmayan insanlar olarakalgılayacaklardır kendilerini. Bu durum Erkeği daha çok saldırganlaştıracaktır.Bu kanun hükümleri kadını, çocukları koruyalım derken evde ana babanın, özelliklede babanın sorumluluklarını artırmış, yetkilerini ise minimize etmiştir.