Her şeyin ölçüsü insandır. Bütün mesele bu cümle ile başladı. Peki şu cümle ile bitebilir miydi? Evet, insan Allah değildir ama Allah’ın olagelmiş bir âdetidir bu, ululuk sırlarını insanda belirtmiştir.
Birkaç seriden oluşacak olan bu başlıkta tumturaklı cümlelerle yeni dünya düzeninin edebiyatını yapmayacağım. Bu konu başlığının amacı, son zamanlarda özellikle genç nesiller arasında popülerlik kazanan deizm akımını anlamak ve anlatmak. Bu amacı iki zemin üzerinde açıklamayı düşünüyorum; bilimsel devrim ve hümanizm. Deizmi ve bu akıma kapılanları daha iyi anlamak için olaya biraz daha geriden bakmak gerekiyor. O yüzden burada karşımıza bu iki kavram çıkıyor işte.
Şunu da söylemek gerekir ki: Günümüzde bir köşe yazarının varlığını sürdürebilmesi için ya sürekli gündem hakkında yazması ve bunu yaparken de popüler olan konuları seçmesi gerekir. Yada çok sağlam bir referansa (!) sahip olması gerekir. Bu köşede genelde kendi gündemimi oluşturmaya çalıştım ve buna devam etmeyi düşünüyorum. Ama bunu yaparken önemli olan aynı zamanda da gündemde olan konulara da değinmeden geçmeyeceğim. Önemli olduğunu düşündüğüm ve bu zamana kadar değinmediğim deizm konusunu seçmemin sebebi, Din Kültür ve Ahlak Bilgisi öğretmeni olarak gençlerin ve öğrencilerimin deizm çukuruna düşmemesi için kendimi sorumlu hissediyor olmamdır.
Bu minvalde yaptığım araştırmalar sonucunda deizm ile hümanizm arasında bir ilişki olduğunu fark ettim. Dolayısıyla araştırmanın en önemli varsayımı şudur; deizm akımının temelinde yatan ve modern çağda onu ortaya çıkaran şey hümanizmdir. Hümanizm ise bilimsel devrimin bir sonraki basamağıdır. Comte’un üç hal teorisinin son evresi olan pozitivist düşüncenin, modern çağdaki şımarık çocuğudur. Bu araştırmamda hümanizmin aslında bize anlatıldığı kadar sevimli bir kavram olmadığını ve onun gerçek yüzünü göstermek istiyorum. İşin ilginç yanı şu; Cemil Meriç bundan yaklaşık kırk yıl önce hümanizmin kavramdan çok kılıf olduğunu, kelime değil bukalemun olduğunu ve 16.yüzyıl Avrupası için bir kaçış, meçhulü arayış olduğunu söylemesine rağmen günümüzde hala bu akımı önleyecek alternatifler geliştirememişiz. Hatta bırakın alternatif geliştirmeyi daha hümanizm kavramının ne olduğunu ve neyi hedeflediğini tam olarak anlayamamışız.
Sonuç olarak öncelikle hümanizm kavramı hakkında bilgi verdikten sonra hümanizm ve modern bilim ilişkisini açıklayıp konuyu son olarak deizme bağlayıp bir sonuca kavuşturmayı düşünüyorum. Bu yazınla yada bütün yazdıkların ve yaptıklarınla dünyayı mı kurtaracaksın diyenlere, dünyadan evvel kendimizi kurtarmamız gerektiğini söylemek istiyorum. Çünkü dünyaya yön veren biz insanlarız. Bizler kendimizi düzelterek dünyayı düzeltme yolunda bir adım daha ilerlemiş oluruz.
Bu yazı araştırmamızın girizgah bölümü olsun. Diğer yazıda hümanizm kavramının ortaya çıkış sürecine değineceğiz.