Ramazan-ı şerifin sonuna yaklaştığımız bu mübarek Kadir gecesinde Rabbimiz şu surede ve ayetlerinde şöyle buyurmaktadır: “Şüphesiz, biz Kur’ân’ı Kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesinin ne olduğunu sen bilir misin? Kadir gecesi, bin aydan daha hayırlıdır. Melekler ve Cebrâil o gecede, Rablerinin izniyle her türlü iş için iner de iner. O gece, tan yerinin ağarmasına kadar bir esenliktir.”[1] Bu mübarek gecenin önemini ve kadrini ve kıymetini bildirmektedir. Kur’n-ı kerimin 114 suresinden biride kadir suresidir.
Bu gece hakkında, Resûl-i Ekrem (s.a.v)’in müjdesinde ise: “Kim inanarak ve sevabını Allah’tan umarak Kadir gecesini ihyâ ederse geçmiş günahları affolunur.”[2] Buyurmuştur. Bu bakımdan bu gece ve diğer mübarek geceler fırsat geceleridir. Günahların bağışlanmasına vesile olacak gecelerdir.
Bu gece inşallah Kadir gecesini idrak edeceğiz. Kadir gecesi, insanı Rahman’ın affıyla, insanlığı Kur’an’ın aydınlığıyla buluşturan eşsiz bir gecedir. Bu müstesna zaman diliminin kadr ü kıymetini bilen ve onu ihya etmek isteyen her mümin, elbette öncelikle Kur’an’a yönelmelidir. Kur’an-ı Kerim’i güzel okumanın, en güzel biçimde anlamanın ve yaşamanın hayatın ana gayesi olduğunu bir defa daha hatırlamalıdır.
Ömrümüzü Kur’an ile aydınlatmak ve bereketlendirmek istiyorsak Kadir Gecesi bunun tam zamanıdır. Bundan dolayı, bu gece vesilesiyle Kur’an-ı Kerim’in hidayete ve hakikate davet eden ayetlerinden bazılarını birlikte tefekkür edelim, düşünelim Şunu bilmeliyiz ki, İnsan boşuna yaratılmadığı gibi, yaratıldıktan sonra da başıboş bırakılmadığını idrak eden bir Müslüman olmalıyız. Bu dünyanın bir imtihan yeri olduğunu bilmeliyiz. İbadetlerimizi sadece Allah(c.c) için yapmalı sadece O’ndan yardım dilemelidir. Fatiha suresinde beş vakit namaz kılan bir kimse bir günde bunu kırk defa söylemektedir. Müslüman bir kimse hayatın her alanında Sevgili Peygamberi Muhammedü’l-Emîn’i model almalı ve onun gibi dürüst davranmalıdır. İstikametten, hak ve hakikatten asla ayrılmamaya gayret etmelidir. Yalanın, iftiranın ve ihanetin imanla asla uyuşmayacağını bilmelidir. Doğruluktan ödün vermeyen .“Allah size, emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder.”[3] Düsturunu benimsemelidir.
Vatanımız, Milletimiz,bayrağımız, canımız, malımız, ailemiz bize emanettir. Bitkisiyle, hayvanıyla, suyuyla, toprağıyla tabiat bize emanettir. Erdemli bir Müslüman emanetleri ehline verir, adaleti ayakta tutar, emaneti gözü gibi korur Mü’min, adı üstünde güvenilen kimsedir. İnanan kimsedir Söz verdiğinde sözünde durur. Allah’ın emir ve yasaklarına riayet ettiği gibi insanlarla yaptığı sözleşmelerin de gereğini îfâ eder. Mümin bilir ki, konuştuğunda yalan söylemek, verdiği sözde durmamak ve emanete hıyanet etmek münafığın alametleridir. Müslüman rızkını helal yollardan temin eder, ticaretine haram bulaştırmaz. Hırsızlık, rüşvet, faizcilik, tefecilik, fâhiş fiyat, intikar ve aldatma gibi bâtıl yollara tevessül etmez.
Allah’ın sayısız nimetiyle hayatını sürdüren mümin, elindeki imkanları Rabbinin rızasına uygun şekilde kullanır. Servetin şükrü infak etmek, ilmin şükrü bilgiyi insanlığın yararına kullanmak, sağlığın şükrü ise iyilik ve ihsan yolunda hizmet etmekle olur. Müslüman, dünyanın, ahiretin tarlası olduğunu bilir. Bugün ne ektiyse yarın onu biçeceğini, bu dünyanın bir de ahireti olduğunu bilir. Elinde fırsat varken âhiret yurdu için nasıl bir hazırlık yapacağını bilmelidir.
Kadir gecesini, ancak Kur’an’ın kadrini, kıymetini bildiğimiz müddetçe ihyâ etmiş oluruz. O halde Kur’an-ı Kerim’in nazil olduğu bu geceyi fırsat bilerek zihnimizi ve gönlümüzü Kur’an’a bağlayalım. Kur’an’ı daha çok okuyalım, anlamak için emek verelim, yaşamaya ve yaşatmaya gayret edelim. Kadir gecesini kendimizi muhasebe edebileceğimiz, günahlarımızdan af ve mağfiret dileyeceğimiz bir fırsat olarak değerlendirelim. Bundan dolayı bin aydan daha hayırlı olan bu lütuf ve ikram gecesinin feyzinden istifade etmiş olalım.