İnsan vardır,bulunduğu makam ona dar gelir, küçük gelir onu taşıyamaz.
İnsan vardır,bulunduğu makam onu içinde eritir, kaybeder. İnsan o makamdan şöhret alır, unvanalır ama o makama hiçbir şey kazandırmaz.
İnsan vardır,bulunduğu makamla, o makamdan insanlara verilmesi gerekeni eskizsiz ve fazlasıile verir.
İnsan da varırbulunduğu makamı bir güç olarak kullanır. Hizmet isteyen insanlara zulmeder.
Makam, önce ehliyet ister Ehliyet ilim vetecrübe ister. İlim ve tecrübe ise basiret ve feraset ister.
Makam insanı,ehliyet hizmet insanıdır. Hiçbir makam, gurur, kibir ve övünme gibidavranışlara tahammül edemez. Hiçbir makam, şahsi menfaat için kullanılmaz. Oradaumumun menfaati esastır. Makam ve mevkiler, topluma hizmet yerleridir.
Toplumun en küçükbirimi ailede bile, anne ve babanın bir makamı ve yeri vardır. Her fert bumakamın hakkını vermelidir.
Toplumda hermakamın kendine has bir vakarı ve itibarı vardır. Bir üst makam kıskanılmamalı,imrenilmelidir. Hayat bir imtihandır. Makamda bir imtihandır. İnsan bulunduğumakama liyakatli olmalı ve insanlara şefkat ve merhametle yaklaşmalıdır.Unutmamalı ki makamlar geçicidir.
Hazret-i Şems’i,konuşup nasihat etmesi için bir meclise davet etmişler. Meclise girer girmez köşebir yere oturunca kendisini başköşeye davet edenlere de şu cevabı vermiş: “Adamadamsa oturduğu her yer köşe olur ona! Adam adam değilse, köşe bile eşik olurona!”
Adamlık önceinsan olmakla başlar.Köşe kapmakla,makama gelmekle değil,nice büyük makamınküçük adamları ve nice küçük makamın koca adamları var her tarafta! Mesele yeryurt makam mevki kapmak değil… Kalplerde gönüllerde yer bulmak yer açmaktıresas olan… Herkesin muhteşem kalbi ve kabiliyeti olmayabilir, ama sağlam birkarakter temiz ve dürüst bir yaşam hepimizde olabilecek bir cevherdir.
Biz özümüzle sözümüzle insan oldukça,yücelmeyi yükselmeyi insan olmada buldukça… elbette her şey farklı olacaktır.İnsan olmanın erdem ve faziletini hiçbir makam ve mevkiye değişmemek lazım…Şahsiyet olmayınca şöhret olsa ne olur? Makam mevki olsa ne olur? Nice adamolmayan makamlarda kaybolur. Adam olmak önce âdem olmaktan geçer… Yani hakikianlamda insan olmak.
“Makamını kaybedersen üzülme! Güneşde her sabah doğar ve akşam batar.”(Platon)
İşleri ehline vermek
Kur’an-ı kerimde ve hadis-i şeriflerde, işlerin ehli olanayani layık olduğu kimselere verilmesi emrediliyor. Görev yerlerinin emanet olduğu,bu emanetlere riayet edilmesi, uyulması emredilmektedir. Kur’an-ı kerimdemealen buyuruluyor ki:
”Allah size, mutlaka emanetleri (işleri) ehli olanlara vermenizi veinsanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle davranmanızı emreder.([Nisa 58)
“Biz emaneti (dinin emir veyasaklarını]), göklere, yere ve dağlara teklif ettik de onlar bunuyüklenmekten çekindiler, (sorumluluğundan) korktular. Onu insan yüklendi.”.(Ahzab,72
Hadis-i şeriflerde de buyuruluyor ki:
“İş ehli olmayana (layık olmayana) tevdiedildiği (verildiği) zaman, kıyameti bekleyiniz.) (Buhari)buyrulmuştur.
Bir işe diplomalı veya unvanlı kimsedeğil, o işi hakkı ile yapabilen kimseler getirilmelidir. Adam kayırmak, adamagöre iş vermek uygun değildir. Her zaman işe göre adam seçmelidir. O eleman oişe layıksa o iş ona verilmeli, layık değilse, layık olanını aramalıdır.
Bir tarihte, Türkiye, Amerika’dan biriş için general istiyor. Onlar da, o işi en iyi bilen bir albay gönderiyorlar.Bizimkiler, (Biz general istedik, siz albay gönderdiniz) diyorlar. Amerikanyetkilileri hayret ediyor, “Biz size o işi yapabilecek en iyi bir elemangönderdik. Unvan sizce o kadar önemli mi?” diyorlar. Sonra, (Madem generalistiyorsunuz, gönderdiğimiz albay, generalliğe terfi ettirilmiştir) diyerek terfisinigönderiyorlar. O albay, general olarak aynı görevi yapıyor.