Farsça kökenli bir sözcük mest. İsim ve sıfat olarak kullanılıyor. Eski yazıyla yazılışı“mim, sin, te”. Asıl anlamı “İçki vb. sarhoşluk veren bir şeyin etkisiyle kendinden geçmiş kimse, sarhoş” demek. Mestin yan anlamı ise “Aşk, sevgi, zevk vb. bir duygudan dolayı aklı başından gitmiş, sarhoş olmuş kimse” dir. Örneklendirelim: Allah aşkıyla mest-i hayrandır Kuddusi. Şöyle der bir ilahisinde: “Mest-i hayrânım zâr-ı giryânım Her dem lisânım hû demek ister” . Şair Nedim, Nedim-i şeyda da şöyle seslenir sevgiliye: “Mest-i nâzım kim büyüttü böyle bî-pervâ seni Kim yetiştirdi bu gûnâ servden bâlâ seni”. Ah çılgın Nedim, diyor ki sevgiliye:” Ey naz sarhoşu sevgilim seni böyle kim pervasız, sorumsuz büyüttü ? Seni böyle serviden daha uzun, endamlı kim yetiştirdi?” Bu bir gazeldir. Gazelin ilk beyti. Hem de nevruz tatyandır. Ezgiyle söylenir. Bulup dinlemenizi tavsiye ederim. Klasik müzikten hoşlananlar mest olacaktır bu nevruz tatyanı dinlediklerinde. Buna eminim. Nabi'ye kulak verelim: "Çok ta mağrur olma kim meyhane-i ikbalde Biz hezaran mest-i mağrurun humarın görmüşüz" İkbal meyhanesinde çok da mağrur olma. Biz nice mağrur sarhoşun akıbetini görmüşüz. Fuzuli de bir gazeline şu beyitle başlar: "Öyle ser-mestem ki idrâk etmezem dünyâ nedir Ben kimem sâki olan kimdir mey i sahbâ nedir" Günümüz Türkçesiyle söylersek: "Aşk elinden öyle sarhoşum ki kendimi kaybetmişim. Ben kimim, dünya nedir? Saki olan kim? Şarap ve kadeh nedir, neye yarar? Bilmiyorum." Bir Bursa türküsünde rastladım mest kelimesine. Mest sözcüğünün geçtiği dörtlüğü yazayım: “Bir su içtim destiden Sensin beni mest eden Cennet mekanı olsun Seni bana dost eden “ Bu dörtlükte de bir sevgili var. Aşık, onun sevgisiyle mest olmuş dua ediyor sebebe: “Ey sevgili seni bana dost edenin mekanı cennet olsun.” diyor. Bozkır türküsünde de mest etmek birleşiği geçiyor. Hem de türkünün nakaratı: "Mest ettin de Müslüme gelin mest ettin El oğlunu sen kendine dost ettin" Bu sözcükten mestan ve mestane kelimeleri türemiş. Yine mest kelimesiyle yapılan birleşikler var. Bu birleşikleri de yazayım yahu oldu olacak... Çokları vakit bulamaz böyle işlerle uğraşmaya. Kim kalkıp da “Kubbealtı Lügatı Misalli Büyük Türkçe Sözlük”e bakacak? Ben bakayım. Bu sözlüğü hazırlayan İlhan Ayverdi’ye bin rahmet olsun. Onun da ruhunu şad edeyim. “Mest” kelimesiyle yapılan birleşiklerden bazıları: Mest etmek, mest olmak, mest-i aşk, mest-i elest, mest-i harab, mest-i müdam, mest-i mağrur, mest-i naz, mest-i serşar, mest-i la-ya’kıl, mestî-aver, mestî- bahş, ser-mest. Burada noktayı koyayım. Bitti mi? Yok canım, bitmedi. Bitmedi de söz uzayınca biraz sıkıcı oluyor, farkındayım. Başta eşim Fatma kızıyor: “Yine öğretmenliğin tutmasın.” diye. Ne yapayım? Huyum kurusun. Bazen öğretmenliğim tutuyor. Fatma’m haklı. Bir başka zaman bu konuya devam edeceğim. Şimdilik bana müsaade!