Oruç, Ramazan ayında farz olduğu için Oruç ayı Ramazan denilmiştir. Ayrıca Kur’an-ı Kerim Ramazan ayında inmeye başladığı içinde Kur’an ayı da denilmiştir.
Peygamber Efendimiz Medine’ye hicreti üzerinden henüz on sekiz ay geçmişti. Şaban ayının son günleriydi. Ramazan orucunun farz kılındığını haber veren Bakara süresinin şu ayetleri nazil olmuştur.:
“Ramazan ayı, insanlara yol göstermek, doğrunun ve hakkı bâtıldan ayırmanın açık delilleri olmak üzere Kur’ân’ın indirildiği aydır. Öyle ise sizden kim Ramazan ayına ulaşırsa onda oruç tutsun.”[1] Buyrulmuştur.
Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) de Mescid-i Nebevî’nin minberine çıkarak ümmetine şöyle seslenmiştir; “Mübarek Ramazan ayına kavuştunuz. Yüce Allah bu ayda size oruç tutmayı farz kıldı. Bu ayda cennetin kapıları açılır, cehennem kapıları kapanır ve azgın şeytanlar bağlanır.”[2] Buyurmuştur.
Bu bakımdan On bir ayın sultanı Ramazan’ın manevi hayatımızda özel bir yeri vardır. Zira Ramazan, oruç ve Kur’ân ayıdır. Ramazan ayrıca sabır, şükür, tövbe ve tefekkür ayıdır. Ramazan, bin aydan daha hayırlı Kadir gecesini içinde saklayan en şerefli aydır. İçerisinde Kadir gecesi vardır. Kadir gecesi de içerisinde Kadir gecesi olmayan bin aydan hayırlıdır. Ayrıca Kur’an surelerinden biri de Kadir suresidir.
Oruç, farz olan bir ibadettir. Ramazan ayı bereket ayıdır. Mağfirettir ayıdır.
Ramazan, oruç ile anlam bulur. Oruçlarımız her şeyden önce bir sabır, irade ve merhamet eğitimidir. Bizi iştah ve hevesin, gayri meşru istek ve arzuların esiri olmaktan koruyan birer kalkandır. “Ey iman edenler! Kötülüklerden sakınmanız için oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de farz kılındı.”[3] Ayeti, orucun gayesinin her türlü kötülükten ve günahtan uzak durmak olduğuna işaret eder. Nitekim Allah Resûlü (s.a.v) şöyle buyurur: “Oruç bir kalkandır. Sizden biriniz oruçlu olduğu günde kötü söz söylemesin, kavga etmesin. Ona birisi sataşır veya kötü söz söylerse, ‘Ben oruçluyum!’ desin.”[4] Buyurmuştur.
Ramazan, hayat kitabımız Kur’ân’ın indirilmeye başlandığı aydır. Kur’ân, Kelâmullâh (Allah’ın kitabı)dır, Kitâbullâh (Allah’ın kitabı)’dır. Allah’a ait olduğu için, “Sözlerin en güzeli”dir.[5] Peygamberimizin ifadesiyle, “Sözlerin en doğrusu, Allah’ın kelâmıdır”[6]Kur’ân-ı Kerîm kıyamete kadar her çağda ve her coğrafyada insanlara en doğru yolu gösteren rehberdir. Kur’ân ruhlara şifa, kalplere rahmettir. Kur’ân, bize Rabbimizi tanıtır, sorumluluğumuzu bildirir, ahireti hatırlatır. İnsan olmayı ve insanca yaşamayı öğretir.
Ramazan kardeşlik, dayanışma ve paylaşma ayıdır. Zekâtın, sadakanın, fıtır sadakası (fitre)’nin verildiği aydır. Ramazan’da oruç tutarak, yeme-içmeden uzak kaldığımızda, yoksulun halini anlar, nimetlerin kadrini bilir ve Rezzâk olan Allah’a hakkıyla şükretmemiz gerektiğinin farkına varırız.
Ramazan ayı aynı zamanda kötü alışkanlıklardan vaz geçildiği için , güzel davranışlar yapıldığı için yeni sayfalar açma fırsatıdır. Çok sevap kazanma ve günahları affettirmek için bir fırsattır. Ramazan sayesinde hayırlı işlerde yarışır, iyilik yapılır, güzel davranışlar yapılır kötü sözden ve amelden uzak durulur. Birlik, beraberlik ve kardeşlik duygularımızı gönülden hissederiz. Aramızdaki sevgi ve saygı bağları güçlenir. Bu ayda yapılan ibadetlerin, iyiliklerin, hayırların sevapları ve mükâfatları diğer aylara nazaran daha fazla olduğu için zekât, sadaka, fitre bu ayda verilir, yardımlar ve paylaşımlar çok çok yapılır.
Ramazan’ın ve orucun getirdiği güzelliklerle buluşalım. Dilimizi, kalbimizi, tefekkür dünyamızı ve hayatımızı Kur’ân-ı Kerim’e uyduralım. O’nu okumaya ve anlamaya her zamankinden daha fazla vakit ayıralım. Yıpranan gönül ve zihnimizi Kur’ân’ın nuruyla tamir edelim. Oruçlarımızı şuurla tutalım. Yalnız midemize değil dilimize, elimize, gözümüze, gönlümüze velhasıl bütün uzuvlarımıza oruç tutturalım. Bizleri tüm kötülüklerden koruyan bir oruç tutalım.
Ramazan’da oruç tutmayı bir fırsat ve borç olduğunu bilerek, Peygamber Efendimiz (s.a.v)’in şu hadis-i şerifine kulak verelim.
“Gönülden inanarak ve karşılığını Allah’tan umarak Ramazan’ı ibadetle geçiren kişinin geçmiş günahları bağışlanır.”[7]
[1] Bakara suresi, 2/185
[2] Nesâi
[3] Bakara, 2/183
[4] Buhari, Müslim
[5] Zümer,39/23
[6] Nesâi
[7] Buhâri, İman