Sendikalar, iş hayatının ve demokratik toplumların  vazgeçilmezleridir. Sendikacılar pek sevilmez.Çünkü hak arama mücadelesi veriyorlar.Ülkemizde sendikacılık sol-sosyalizim,komünizm fikri akımlarıyla başladı denebilir.Daha sonra  sağ-milliyetçi ve muhafazakar kesimin de hoşuna gitti. Halbuki hak aramak,haklıyı korumak,haksızın karşısına çıkmak,hak ve adalet dini olan İsalm’ın öngördüğü bir işti.Hz.Peygamberin yirmili yaşlarda ,Mekke’de malları yağmalanan güçsüz insanları korumak için kurulan “Hılful Fudul”(Erdemliler Birliği)’ne katılması, hakkı-hukuku koruma yolunda ilk sivil çalışma olarak görülebilir. Sendikalar teşkilatlanırken amacı dışına çıktıklarıda olmuştur.Kimiz zaman Teröristlerin saklandıkları yerler haline de gelmişlerdir. Sendikaların gücünü siyasete tahvil etmek isteyenler de çıkmıştır.Sendikaları partilerinin arka bakçesi görenler ve iktidara geldiklerinde onları ödüllendirenler de hep olmuştur.  Peki bu kadar ülke gündeminden düşmeyen Sendika nedir?Kuruluş amaçları nelerdir? Sendika sözcüğü, bir birliğin, ortaklığın veya alacaklıların haklarını korumakla görevli kimse anlamına gelen “sendik” sözcüğünden türetilmiş, Fransızca bir kelimedir. Sendika, hakları korumakla görevlinin bulunduğu yer anlamındadır. Günümüzde ise sendika;  İşçilerin veya işverenlerin iş, kazanç, toplumsal ve kültürel konular bakımından çıkarlarını korumak ve geliştirmek için aralarında kurdukları birlik anlamındadır. Sendikalar günümüzde endüstri toplumlarının vazgeçilmez örgütleridir. Ve toplumların çalışma hayatını şekillendiren ve geleceklerini etkileyen önemli güçlerden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Avrupa’da endüstrileşme hareketi ile birlikte üretimin artması ve çalışanların çalışma şartlarının ağırlaşması, özellikle uzun çalışma sürelerinin konulması, buna karşılık ücretlerin düşüklüğü ve çalışanların sefalet içinde yaşamaları sonucunda; işçiler birlikte hareket ederek hak ve menfaatlerini korumaya yönelik arayışlara girişmişler ve teşkilatlanmaya başlamışlardır. Başlangıçta işçilerin ortak hareket etme düşüncelerinden kaynaklan sendikacılık, zamanla işçiler, kuvvetlerini birleştirerek tüzel kişilikler kurulmasını sağladılar. Etkili mücadelelere giriştiler. Önemli haklar elde ettiler. Ülkemizde, 1983 yılında yürürlüğe giren, 2821 sayılı sendikalar yasasının, 2. maddesine göre sendika kurma hakkı önce işçilere tanındı Anayasanın,51.maddesinde; İşçiler ve işveren üyelerinin çalışma ilişkilerinde ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için önceden izin almaksızın sendikalar ve üst kuruluşlar kurma hakkına sahiptirler, şeklinde düzenlenmiştir. Kamu çalışanlarına ise;  2001 yılında, 4688 sayılı, “kamu görevlileri sendikaları ve toplu sözleşme kanunu” ile sendika kurma hakkı tanınmıştır. Bu Kanunun amacı da; Kamu görevlilerinin ortak ekonomik, sosyal ve meslekî hak ve menfaatlerinin korunması ve geliştirilmesi için oluşturdukları birlik olarak belirtilmiştir. 20 Temmuz 2016 darbe girişimiyle sendikalar, FETÖ/PDY nin üyelerinin barındığı yerlerin başında gelmiştir. Basına yansıyan şu rakamlar bazı sendikaların güvenirliğinin sorgulanması gerektirdiğini ortaya koymuştur. Aktif-Sen’den, 18 bin 15, Eğitim Bir-Sen'den 3 bin 362, Türk Eğitim-Sen'den,  bin 726, Eğitim-Sen'den de 683 kişi memuriyetten ihraç edildi. Ayrıca Cihan Sendikaları Konfederasyonuna bağlı memur statüsünde çalışan 22 bin 104 kişi ile cemaatle ilişkili okul ve kurumlarda çalışan 27 bin 157 kişinin çalışma izinlerinin iptal edilmesi, devletin büyük bir iç güvenlik riski ile karşı karşıya olduğunu göstermektedir. HAKSEN gibi bağımsız ve milli karakterli, evrensel sendikacılık ilkeleriyle çalışan, mücadele eden, amacından sapmamış, içinde hain barındırmayan sendikalar da var. Bundan böyle, her üyenin kendi sendikasını sorgulaması, kendine daha güvenli bir liman aramsı gerekiyor. Sendikaların da kendini temizlemesi gerekiyor. Aktif –Sen’in başına gelenler kendi başlarına gelmeden… Birlikten kuvvet doğar. Ancak bu kuvvet, ülkemizi yıkmak için değil yüceltmek için kullanılmadır.