Temel duygularımızdan biri olan üzüntü; keder, acı, kasvet, umutsuzluk ve yalnızlık gibi pek çok anlama gelebilmektedir.

Duygularımız hayatımızın renklerini oluşturur, davranışlarımıza ve düşüncelerimize yol gösterir, harekete geçmemizi sağlar, bizi yaşamaya motive eden itici güce kaynak olur. Her duygunun taşıdığı bir mesaj vardır. Üzüntünün mesajı ise “İyi hissetmiyorum, bana yardım edin çünkü rahatlamaya ihtiyacım var.” şeklinde olabilir.

Üzüntü olumsuz bir duygudur. Bundan dolayı üzgünken etrafımızdaki olumsuzluklara daha çok odaklanır, kayıp ve eksik algısını gereğinden fazla hissederiz. Bu eksiklik kayıp bir nesne veya kişiyle alakalı olabilirken aynı zamanda bireyde başarısızlık hissini uyandırabilir. Hissedilen yoğunluk kişiden kişiye ya da kayba verilen öneme göre değişkenlik gösterir.

Üzüntü, Kişiyi doğrudan etkileyebileceği gibi dolaylı olarak da etkileyebilir. Sevilen bir yakınımızın ölümünden dolayı duyulan üzüntüye örnek verilebilir. Geçmiş, günümüz veya gelecek kaynaklı olabilir. İleride gerçekleşmesi mümkün olmayan bir durumla ilgili olabilir. Sevdiğimiz bir arkadaşın üzüntüsü olabilir. Farkında olmadan üzüldüğümüzde olabilir.

Hüzün, temel duygular içinde negatifliği en yüksek olan duygudur denilebilir. Bu yüzden ruh halimizdeki düşüş, kişisel gelişimizi ve davranışlarımızı büyük ölçüde etkiler.

Üzgün hissettiğimiz zaman kabuğumuza çekilip olanları gözden geçirme eğiliminde oluruz. Yaşanan kaybı anlamlandırmaya çalışır ve daralan bakış açısıyla daha detaylı analizler yaparız. Üzgün duygu durumundayken sessizleşip durgunlaşma, ağlama veya pasif agresif hareketler sergilenebilir. Hareketlerin yavaşlaması ve isteksizlik görülebilir.

Toplumsal olarak baktığımız zaman üzüntünün dışavurum şekli değişkenlik gösterir. Bireyselliğin ağır bastığı kültürlerde yardım isteme davranışı başarısızlık olarak değerlendirilirken toplulukçu kültürlerde yardım isteme davranışı üzgün hissetmenin bir getirisi olarak kabul edilir.

Aşırı üzüntü,stres deprosyana yol açabilir. Deprosyon ise üzüntünün yol arkadaşıdır. Toplumda yaygın olarak karşımıza çıkan yanlış inanışlardan biri de her üzgün hissettiğimizde depresyonda olduğumuzu sanmamızdır. Üzüntü ile depresyon arasında farklılıklar vardır. Üzüntü daha kısa süreli hissedilirken depresyon daha uzun süreli yaşanır, günlük rutinlerimizi ciddi ölçüde aksatabilir. Üzgün duygu durumunun geçmesi daha kolayken depresyonda uzman yardımına ihtiyaç duyulabilir.

Üzüntü;

Süreklilik göstermeyebilir.

Kişiyi doğrudan etkileyebileceği gibi dolaylı olarak da etkileyebilir. (Sevilen bir yakının ölümünden dolayı duyulan üzüntü dolaylı yola örnek verilebilir.)

Geçmiş, günümüz veya gelecek kaynaklı olabilir.

İleride gerçekleşmesi mümkün olmayan bir durumla ilgili olabilir.

Ancak üzgün olmak her zaman kaçındığımız bir durum değildir. Kederli, hüzünlü, halini yaşamayı tercih ettiğimiz durumlar da vardır. Örneğin dinlediğimiz bir şarkı ve türkünün efkarlandırması, okunan bir kitabın bizi duygusallaştırması gibi.

ÜZÜLME...!

Daha önce çok şeye üzüldün; faydası olmadı. Çocuğun başarısız olunca üzüldün; başardı mı?

Sevdiğin bir yakının ölünce üzüldün; canlanıp döndü mü? Ticarette zarar edince üzüldün; zararların kâra dönüştü mü?

Üzülme!

Felakete üzüldün; felaketler çoğaldı. Fakirlikten dolayı üzüldün; huzursuzluğun arttı.

Seni sevmeyenlerin dedikodularına üzüldün; onları sevindirdin.

Üzülme!

Çünkü üzüntü; sana geniş bir ev, güzel bir eş, bol bir servet, yüce bir makam, hayırlı bir evlat vermez!..

Üzülme!

Çünkü üzüntü; Gideni geri getirmez, ölüyü diriltmez, zararı kâra döndürmez, fakirliği zenginliğe çevirmez, pahalılığı ucuzluğa çevirmez. Aksine stresi artırır, kaygıyı çoğaltır. Hastalığa davetiye çıkarır . Kafayı bozar. Bazı dostları da üzer.

Üzülme!

Ve haline şükret! Çünkü; Sağlam iki gözün, kulakların, dudakların var.

İki elin, kolun, ayakların, konuşan dilin var. Sağlığın yerinde. Sağlık en büyük zenginliktir.

Kendine güvenin ve sağlam bir vücudun var.

Üzülme!

Ve haline şükret! Çünkü; Sağlam bir inancın, bir dinin var. İçinde huzur bulacağın bir evin, bir ailen var. Yiyecek ekmeğin, içecek suyun, giyecek giysin var. Ve yanında huzur bulacağın bir ailen var. Şu hâlde üzüntün niye? Üzüntüyü yen mutlu olmaya bak.