Dünya hayatında insanların yaşamalarını belirleyen hukuk kuralları olduğu gibi sosyal düzen kuralları mevcuttur. Bu kurallar insanların arasında bulunan ilişkileri düzenleyen ve hayatı anlamlandıran kurallardır. Din, ahlak ve bazı yönleriyle hukuk kuralları sosyal hayatı düzene koymayı, insanların birbirlerinin ihtiyaçlarına cevap verecek bir yaşam sürdürmeyi ve neticede birlikte yaşamayı güzelleştirmeyi hedefler.
Sosyal hayatta düzen getiren önemli görgü kuralları vardır. Bu kurallar “Adab-ı Muaşeret” olarak adlandırılmaktadır. Kelime anlamı olarak Adab-ı Muaşeret, toplum içinde çeşitli kesimlerin birbirlerine karşı takınmaları gereken medeni ve ahlaki davranışdır.
Kuran-ı Kerim, günlük yaşantımızın şekillenmesinde, ahlaki özelliklerimizi olgunlaştırmamızda ve sosyal yaşantımızı hak ve hukuk çizgisinde yürütmemizde bizlere rehberlik edecek kutsal kitabımızdır.
Affedici Olabilmek
Yaşadığımız bu hayatta insanlarla olan ilişkilerimizde her zaman memnun olabileceğimiz bir zaman dilimi geçiremeyebiliriz.Bizlerin hataları olduğu gibi bizlerede hata yapılabilir. İşte yapılan bu hataların karşılığında öfkelenmeden hareket etmeli ve olayı başkalarına aktarmadan affedici olabilmemiz en erdemli davranış olacaktır. Kuran-ı Kerim’de de bu husus şöyle ifade edilmektedir.
“Sen af yolunu tut, iyiliği emret, cahillerden yüz çevir.” (Araf, 07/199)
Selamlaşmak
İnsanlar arasında muhabbeti artıran en temel hususların başında selamlaşmak gelmektedir. Kuran-ı Kerimde konumuzla ilgili ayetler şunlardır.
“Size bir selâm verildiği zaman, ondan daha güzeliyle veya aynı selamla karşılık verin. Şüphesiz Allah her şeyin hesabını gereği gibi yapandır.” (Nisa, 4/86)
“Ey iman edenler! Kendi evlerinizden başka evlere, geldiğinizi hissettirip (izin alıp) ev sahiplerine selam vermeden girmeyin...” (Nur,24/27)
Ayetlerden de anlaşılacağı üzere, Yüce Rabbimiz selam vermeyi ve selam verildiği zamanda verilen selama en güzel şekilde karşılık verilmesini istemektedir. Ayrıca selamın sadece merhabalaşmaktan ibaret olmadığını evlere girilirken haber verme aracı olarak ta kullanılmasını bizlerden istemektedir.
Konuşma Adabı
Konuşma, insanoğlunun iç yapısının nasıl olduğu hakkında ipucu veren önemli husustur. Konuşmak, insanlarla ilişkimizde en önemli iletişim aracıdır. Nitekim konuşarak anlaşır, konuşarak dertlerimizi çözme yoluna gideriz. Konuşma iyi olursa muhatabımızın bize karşı davranışı da o nispette iyi olacaktır. “Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır” atasözü konumuzu ne kadar da güzel özetlemektedir. Ayet-i Kerimeler de;
“Küçümseyerek surat asıp insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme! Çünkü Allah hiçbir kibirleneni, övüneni sevmez. Yürüyüşünde orta bir yol tut, sesinden de (yüksek perdeleri) eksilt. Çünkü, seslerin en çirkin olanı gerçekten eşeklerin sesidir." (Lokman, 31/18-19)
“Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz?” (Saf, 61/2)
“Güzel söz ve bağışlama, arkasından incitme gelen sadakadan daha iyidir. (Bakara, 2/ 263)
İyilikte Bulunmak
Ahlaken en üstün meziyetlerin başında iyilik gelmektedir. İyi bir insan olmak, dünyadan ayrıldıktan sonra iyiler arasında anılmak, elde edeceğimiz en kıymetli hazinedir. Yüce Rabbimizde bizlerden iyi bir kul olmamızı, kendimize, ailemize, topluma ve bütün insanlığa karşı iyilik yapmamız istemektedir. Konumuzla ilgili Yüce Allah (c.c.) şöyle buyurmaktadır.
“İyilikle kötülük eşit olmaz. Sen, en güzel olan bir tarzda (kötülüğü) uzaklaştır; o zaman, (görürsün ki) seninle onun arasında düşmanlık bulunan kimse, sanki sıcak bir dost(un) oluvermiştir.” (Fussilet, 41/34)
“İman edip iyi davranışlarda bulunanlara, içinden ırmaklar akan cennetler olduğunu müjdele!” (Bakara, 2/25)
“Sizden; hayra çağıran, iyiliği (marufu) emreden ve kötülükten (münkerden) sakındıran bir topluluk bulunsun. Kurtuluşa erenler işte bunlardır.” (Al-i İmran, 3/104)