Milletlerin edebiyatında halkın ortakkültürünü yansıtan sözlerin önemi büyüktür. Bu sözler halkın ortak kültüründendoğar. Atalardan kalma yadigârların başında atasözleri gelir. Türk edebiyatındayazılı kültürden ziyade sözlü bir kültür olan atasözleri önem taşır.

  Atasözlerinin maneviyeri ve hayatımızdaki yansımalar önemsenemez. Anlamı değişen atasözlerimizolduğu gibi yanlış anlamda kullanılan atasözlerimiz de vardır. “ Haydan gelenhuya gider” atasözü aslında “Hayy”dan gelen “Hu” ya gider şeklindedir. “Allah’tan gelen O’na döner anlamındadır. Zira “Hayy”  diri ve ölümsüz olan Allah’tır. “”Hu” (O) daAllah’tır. Ancak bu Atasözü yanlış anlaşılmış “ beleşten gelen beleşe gider”anlamında kullanılmıştır.

    “Akan su pisliktutmaz.” Bu söz akan su temizdir şeklinde anlaşılmalıdır. “ İşleyen demirpaslanmaz” sözüyle aynı anlamdadır. Akan, hareket eden, çalışan pislik tutmaz, kokmazdemektedir.

  “Kızını dövmeyendizini döver.” Sözü de kızın dövülmesi değil, kızı yetiştirirken disiplinliyetiştirilmesi istenmektedir.

  “Su uyur düşmanuyumaz.” Su bile uyur ama düşman asla uyumaz manasına gelse de, Aslında “askeruyur düşman uyumaz “manasındır. Su asker demektir. Subay ve subaşı sözcükleriburadan gelmektedir.

“Pire itte bit yiğitte olur.” Atasözü trajik bir öyküyedayanmaktadır. Osmanlı askerlerinin cephede, özellikle Yemen ve Hicazçöllerinde susuzluktan kırıldığı ve bitlenmesi döneminde askere moral vermeküzere üretilmiş bir sözdür.

  “ Balık kavağaçıkmadan” deyiminde geçen  “kavak” kavakağacı değildir. İstanbul’un Karadeniz’e açılan uç noktalarında bulunan “ Anadolukavağı ve Rumeli kavağı”dır. Marmara’dan Karadeniz’e geçen balık sürüleri ileilgili İstanbul balıkçılarının dilinde oluşan bir sözdür.

  “ Görürsün Hanya’yıKonya’yı” deyimi de; İstanbul’da görev yapan devlet memurlarını tehdit etmek,onlara gözdağı vermek ve sürgüne göndermek için söylenmiştir. Hanya Giritadasında bir yerdir. “Fiz an’a gitmek “ sözü de aynı manadadır. Fizan, Libya’nıngüneyinde çöl içerisinde bir vaha kenttir. Osmanlı döneminde memurlar içinsürgün yeridir.

 “Dimyat’a pirincegiderken evdeki bulgurdan olmak” sözü de “Tosya’ya pirince giderken…” şeklindedeğişmiştir. Dimyat, Mısır’da Nil deltasında pirinciyle meşhur bir şehirdir.Osmanlı zamanında İstanbul’a pirinç buradan gelirdi. Sonra Tosya( Kastamonu)pirinci meşhur olmuştur.

  Konuşma dilinde bazıatasözlerin de kelime değişikliği oluştur. “ Ele verir talkını, kendi yutarsalkımı” deyiminde telkin, talkın olmuştur. “ Bir hoş olmak” deyiminin aslıda”bihûş” olmak şeklindedir. “sersemlemek” manasınadır,

 “ Yarım hâkim maldan,yarım hekim candan eder” sözünde de yarım hoca dinden eder şeklindeçevirmişlerdir.

  Bütün bunlargösteriyor ki atasözleri zamanla değişikliğe uğramakta, yabancı kültürlerindeetkisi altına kalmaktadır.  Kültürmirasımız olan atasözlerimize sahip çıkmak ve onları yeterince kavramaksorumluluğumuzu bilmeliyiz. Atasözleri, atalarımızın tecrübelerinden süzülerekgeldiğini bilmeliyiz. Atalarımızın sözlerine sahip çıktığımız gibi kendilerinede sahip çıkmalıyız.

ATASÖZLERİ VE DEYİMLER

ATASÖZÜ: Atalarımızın asırlar önce söylediği, günümüze kadargelen, öğüt ve nasihat bildiren söyleyeni belirsiz sözlerdir.

Atasözlerinde; 1.Kısa ve özlü bir anlatım vardır. 2. Azsözle çok şey anlatılır.3. Kalıplaşmıştır, değiştirilemez 4.Söyleyeni belirsiz,anonimdir. 5. Genellikle mecaz anlamlıdır. 6. Çeşitli anlamlardakullanılabilir.

     Gerçek anlamlıolanlar: “ Bugünün işini yarına bırakma” Son pişmanlık fayda vermez” “ Geçolsunda güç olmasın” Akıllı düşman akılsız dosttan hayırlıdır.”

Mecaz anlamlı olanlar; “Ateş düştüğü yeri yakar” “Ağaç yaşiken eğilir” Borç yiğidin kamçısıdır” “ İşleyen demir pas tutmaz” Öfkeylekalkan zararla oturur” “Damlaya damlaya göl olur” Yuvarlanan taş yosun tutmaz.”

DEYİM: En az iki sözcükten oluşan, mecaz anlamı taşıyankalıplaşmış sözlerdir. Armut piş ağzıma düş. Atı alan Üsküdar’ı geçti. Eleverir talkını, kendi yutar salkımı. Sözünü balla kestim. Doluya koydum almadı,boşa koydum dolmadı.

 Atasözleri daimacümle halinde bulunup yargı(hüküm) bildirirler. Deyimler bir eylem bildirir,mastar olarak ta kullanılabilir.

ACI KAHVENİN TATLI HATIRALARI     

 Gönül ne kahve isterne kahvehane,

 Gönül muhabbet isterkahve bahane.

  Hoş sohbetlerinvazgeçilmezidir kahve…

   Hayatımızın olmazsaolmazı olan kahve En eski rivayetlere göre, 8. yüzyılda günümüz Etiyopya’sı, zamanınHabeşistan sınırları içerisinde olan yüksek Kaffa Dağında, çoban Khalditarafından keşfedildiği söylenmektedir. Khaldi Kaffa dağında keçileriniotlatır. Keçilerin daha az uyuduğunu ve daha harekeli olduklarını fark eder.Uzun süre keçilerini takip eder. Keçilerin kırmızımsı ufak meyvelere sahipağacın meyvelerini ve yapraklarını yediğini görür. Khaldi de bu meyvelerdentadar ve gece boyu uykusunun gelmediğini ve daha zinde olduğunu anlar.Kaffa’dan inerken yanına o müthiş meyvelerden almayı unutmaz. Uzun gecelerde iyiarkadaşlar edinir. İnsanlık günden sonra kahve ile tanışmış olur.

   Günümüzdeçekirdekler kavrulup öğütülerek keyif amaçlı içilir. Bugün en fazla pişirmeyöntemi Türk usulüdür. Bundan dolayı Türk kahvesi diye adlandırılır.

  Türk toplumu kahve ile 1517 yılında döneminYemen valisi Özdemir paşa Yavuz Sultan Selim’e hediye olarak kahve çekirdekleriikram etmiş, Böylece kahve Türk toplumuna saraydan giriş yapmıştır. 1615 tarihindenitibaren Venedikli tacirler sayesinde Avrupa’ya girmiştir. Böylece Avrupa’dauzun bir süre Türk kahvesi tüketilmiştir.

  Kısa bir süre sonrakahvehaneler insanların buluşma yeri, edebi sohbetlerin yapıldığı, şiirlerinokunduğu yerler olarak işlev görmüştür. Günümüzde ise kahve(hane)ler gençliğinen değerli vaktini heba ettiği, boş meşgale ile doldurulan yer halinegelmiştir.