İngiliz yapımı olan Black Mirror dizisi teknolojinininsanların hayatına ne kadar dokunabileceğini anlatıyor. Yapay zekanın daçıtasını yükselten bu bilimkurgu dizisi yeni bir dünya düzeninden bahsediyor.Her bölümde farklı karakterle farklı konuları ele alan bir saatlik diziteknolojinin zamanla insanların fizyolojik ihtiyaçlarının bile önüne geçip entemel ihtiyacı olup hayatının merkezinde yer alacağı mesajını taşıyor.

 Yayın hayatınabaşladığı ilk bölümde ölüme teknoloji ile nasıl çare bulunabileceğinedeğiniyor. Madem teknoloji ile ölüme engel olamıyoruz o zaman biz de ölüye çarebuluruz diyerek bir sistem yazıyorlar. Bu sistem ölen kişinin resimlerini,seskayıtlarını,maillerinin ve tüm sosyal medya paylaşımlarını alarak ölen kişiyiyapay zeka aracılığıyla var etmeyi hedefliyor. Eşini kaybeden bir kadın,arkadaşı aracılığıyla bu sisteme ulaşıyor ve sistemin eşi hakkında istediği tümverileri onlara ulaştırıyor. Sistem kadına eşinin önce ses kaydı olarakoluşturuyor. Kadın günlerce ölen eşiyle telefonda konuşuyor. Artık onu göreisteği artınca sistemle iletişime geçiyor ve sistem ona eşinin vücut bulmuş halini gönderiyor. Eşinin sistemsayesinde fiziksel olarak da yanında bulan kadın aylar sonra bu varlığın eşiolamayacağını kabul ediyor ve bu durumdan vazgeçiyor. Bu bölüm bizeteknolojinin ölüm konusunda dahi insanın hayatına karışabileceğini gösteriyor.Ölümsüzlüğe çare bulamasa da ölümün verdiği acıyı dindirme hedefini taşıyor.

  Yaşadığımız çağdateknolojinin yan ürünlerinden biri olan sosyal medyanın insanların hayatındakiyerine bakacak olursak bu dizi ve taşıdığı mesajlar daha da anlam kazanacaktır.Yakın zaman içerisinde sosyologlar yaşadığımız çağı ‘tüketim çağı’ olaraktanımlıyorlar. Ancak son zamanlarda yaşananlar bize - özellikle genç nesildegörülen youtuber ve instagramer olma furyası- yaşadığımız çağı ‘görüntülenmeçağı’ olarak tanımlama fırsatı veriyor. İnsanlar artık birilerinin kendileriniizlemesinden çekinmiyor aksine başkaları tarafından izlenmek istiyor veizlendikçe yani görüntülendikçe mutlu oluyor. Takipçi sayısı, beğeni sayısı vegörüntülenme sayısı sizin toplumdaki yerinizi belirliyor artık. Black Mirroryapımcıları bu durumu da ele alıyorlar.

 Üçüncü sezonun birbölümünde dünyada yaşayan bütün insanlar hayatlarını ellerindeki telefondanbirbirlerine puan vererek geçiriyor. Beş üzerinden yapılan bu puanlama sizintoplumdaki konumunuzu belirliyor. Mesela ortalamanız üçün altında ise siz uzakdurulması gereken damga yemiş bir grubun içindesiniz demektir. Burada hayatıntüm felsefesi sosyal medyadan güzel(!) paylaşımlar yapıp sosyal olmak vepuanlar kazanıp ortalamayı yüksek tutmak. Çünkü ortalama puanınız sizinyaşayacağınız yeri ve işi de belirliyor. Bu puanı iş başvurusunda bulunurkenbir davete katılırken ev ya da araba alırken hatta evlenirken bilekullanıyorsunuz. Eğer yaşam kalitenizi yüksek tutmak istiyorsanız sosyal oluppuanlar kazanmalısınız aksi takdirde asosyal durumda oluyorsunuz. Böylecedamgalanarak toplumdan dışlanmış oluyorsunuz. Yapımcılar günümüzdeki beğenitutkusunun ileride hangi boyuta taşabileceğini ve teknolojinin insan hayatınındaha neresinde olabileceği sorularına cevap aramaya çalışmış.

 

 

 

 

Teknolojinin karanlık yüzünü yakın geleceğin karşılaşacağısorunlara değinerek anlatıyor. Bu süreçte insanların birbiriyle olanilişkilerine dikkat etmek gerekiyor. Her şeyi hızlı bir şekilde yaşamazorunluluğuna iten teknoloji derinliği ve samimiyeti hayatımızdan aldı.Yavaşlamak , geride kalmak ve dışlanmak anlamına geldi. Ayak uydurmakinsanların sığınacağı tek liman oldu. Artık duygu çeşidimiz gitgide azaldı,azalmaya da devam ediyor. Özlemeyi,üzülmeyi unutuyoruz. Her şey insanın mutlu olmasıiçin yapılıyor. Bu da bizi makineleşmeye götürüyor. İnsanın üzerinde bir metalsoğukluğu var atık. Bir duygusuzluk hali mevcut, mutlu olmaya ve mutlu edilmeyeodaklanmış.

  Malum Ramazanayındayız. Her şeyi son sürat yaşadığımız şu zamanda en azından bir ay boyuncabir duralım, soluklanalım ve nefes alalım. Ağır ağır yaşayalım Ramazan’ı. Belkiböyle böyle nurunu gönlümüze nakşetmiş oluruz.