Eskiden telefon yoktu. Telefon almak için PTT’ye telefon başvurusu yapılırdı. Telefon sırası yıllar sonra gelirdi. Telefonun üzerine dantel örtü konurdu.

Bir yere telefon etmek için sıra alınır saatlerce sıra beklenirdi. Çok köye telefon yoktu. Bazı köylerde de PTT acenteleri vardı. Sonra  Köylere telefon geldi. Ahizeli telefonlar vardı. Şimdi nostaljik oldu
   Yemekler köy damlarında evin içinde ocaklık denilen yerlerde pişirilirdi. Odunla pişen yemekler daha lezzetli olurdu. Sonraları yemek yapmak için. pompalı gaz ocağı vardı. Daha sonralarımda tüplü ocaklar çıktı.
   Buz dolabı yoktu. Onun yerine tel dolapları vardı. Tel dolaplar hem yiyeceği serin tutar hemze sineklerden korurdu. Soğuk fakirin buz dolabı idi, etler çengele asılırdı.
  Evlerde ısınma odunla idi. Her evin bir ocaklığı vardı. Bu ocaklıktan dumanın çıkması için temeklikler vardı. Dumanın çıktığı yerde ateşin yandığı anlaşılırdı. Bazen bu ocaklığa yanma ve ısınma uzun olsun diye kütük koyarlar onu yakarlardı. Sonraları teneke soba çıkmıştır. Banyoda ısınmak için soba vardı sobayı yakmak için odun kullanılırdı. Yıkanmak için su dışarıda ısıtılırdı ve banyo ve baş yıkama öyle yapılırdı
   Aydınlanma, çıra ve idare ile olurdu. Ocaklığın yanında idareyi koyacak duvara yassı taş vardı. Sonraları el lambası çıktı. Bunu el feneri takip etti. Aydınlatmak için gaz lambaları çıktı..
    Naylon terlikler çıkmadan önce tuvalette, banyoda ve abdest alırken ağaçtan yapılmış takunya bulunur ve herkesin ayağına olması için en büyük numara seçilirdi. Ayağa ise kara lastikler giyilirdi Kadınlar ise spor denilen üstü delikli lastik ayakkabı giyerlerdi. Yenileri ile de düğüne giderlerdi.
    Okullarda birleştirilmiş sınıflar vardı. Sıra bile yoktu. Tahtadan arkası olmayan oturaklar vardı. Güzel karneler yoktu. Kağıt listeden geçti-kaldı okunurdu. Tatil cumartesi öğleyin İstiklal marşı okunarak başlardı. Pazartesi bayrak İstiklal marşı ile inerdi..
  Okullarda 1953’den sonra Marşal yardımı dolayısı ile Süt tozundan süt, fıstık, kuru üzüm dağıtılırdı. Artık yünlerden örülen familyalara nazardan korunmak için muska takarlardı. Muskada iğdeden olurdu. Okul açılacağı zaman Sümer bank ayakkabıları alınır, Siyah önlük giyilir, beyaz yaka takılırdı. Orta okula gidenlerde ay yıldızlı şapka giyerlerdi. Köy okullarımda birleştirilmiş sınıflar vardı. Sobada yakmak üzere her öğrenci bir odun getirirdi.
  Okullarda her sabah temizlik yoklaması yapılır ellere tırnaklara bakılır ve mendil yoklaması yapılırdı.
   . Genellikle haftada bir pazar günleri yıkanırdı. Banyo kazanı merasimle yanar, banyolar yapılır çamaşırlar yıkanırdı. Deterjanlar yoktu kül suyu kullanılırdı.
   Çocuklar 25 kuruşa bisiklet kiralar, ''şans kader kısmet talih  5 kuruş'' diye bağıran ve yuvarlak delikleri kazıtarak ilkel piyango çektiren çocukların peşine takanlar vardı.
  Herkesin en güzel ve en büyük odası misafir odası olarak ayrılır, kapısı kapatılırdı. Sonra da tüm aile küçük bir odaya oturur, yatar ve , hayat geçirdi. Ayrıca misafir ağırlamak üzere köy odaları vardı. Her evde misafir yatağı ve misafir pijaması olurdu. Misafire diş kirası ve hediye verilirdi. Misafirlikte ne kadar aç olursanız olun, ikram tabağındakileri bitirmek de ayıptı. Misafire mutlaka aç olup olmadığı sorulurdu.
    Erkek çocuklar misket, Çelik çomak ve bezden ve hayvan kılından yapılmış topla futbol oynarlar, kızlar daha çok ip atlarlardı. Kız ve erkek çocukların en sevdiği oyun saklambaçtı.
Sokakta oynarken en sevilen yiyecek, bir dilim taze ekmek üzerine sana yağı ve toz şekerdi.
    Defter-kitap ciltleme kağıtları ya kırmızı ya da mavi olurdu. Kitaplar gazete kağıtlarından bile olsa mutlaka ciltlenirdi. Ciltlenerek kitaplar korunurdu. Defterler israf edilmez son sayfasına kadar kullanılırdı. Bazen iki kitabın defteri bir olurdu. Eğer bir dönemde defter bitmez ise ikinci dönem o deftere devam edilirdi. Gazete kağıtlarından kese kağıdı yapılır, undan yapılmış tutkalla yapıştırılırdı. Kurşun kalemler ucuna kadar kullanılırdı. Kalem israfı olmazdı . Ayrıca renkli kalem alınmaz bir ucu renkli olan kurşun kalem kullanılırdı. Yanlış yazılanları silmek için silgiler vardı. Bir öğrencinin kaleminden önce silgisi biterse yanlış yaptığı çok anlaşılırdı.
   O dönem mi iyiydi bu dönem mi iyidir Ama şu bir gerçektir ki imkanlar az dı ama israf edilmiyor. Kullanılanlar dikkatli kullanılıyordu. Bugün bu kadar bolluk ve nimetler karşısında ne kadar şükür etsek az dır. Kullandığımız her şeyin bir sorumluluğu vardır.
   
                                                                       20.01.2024
                                                                 Mustafa Kalli