Suriye'de 61 yıl süren hanedanlık dönemi sona erdi. Esad gitti, ortam bir süreliğine sakinleşti. Şu an Türkiye’de milyonlarca Suriyeli sığınmacı bulunuyor, bunların bir kısmı ise Türk vatandaşı oldu.

Örneğin, Kahramanmaraş’ta 100 binin üzerinde Suriyeli mülteci olduğu iddia ediliyor. Geçtiğimiz günlerde, Bugün Gazetesi'nin başarılı muhabiri Murat Kuşcu, Suriyelilerin en yoğun olduğu sokaklarda röportajlar yaptı. Alınan cevaplar oldukça makul ve anlaşılırdı. Birçoğu, artık hem Türkiye’yi hem de Kahramanmaraş’ı benimsemiş durumda. Pek çok mülteci burada doğmuş, büyümüş; 13 yıl önce ilimize sığınmışlar. Bu süreçte hem ekonomiye katkı sağlamışlar hem de birçok kişi kendi işini kurmuş.

Aralarında büyük işverenler de bulunuyor. Fabrika kuran ve ihracat yapan iş insanları var. Ancak, gün boyunca kâğıt toplayan Suriyeliler de mevcut. Özellikle fabrikalarda çok sayıda Suriyeli çalışıyor. Bu kişilerin aniden gitmesi, ekonomiye büyük zarar verebilir. Ancak, Suriyelilerin hemen ülkeyi terk etmelerini beklemek doğru olmaz. Halep ve Şam'da iş yeri ve evi olanlar olsa da, bu sayı oldukça az. Suriye’nin birçok bölgesi hâlâ harabe durumunda. Burada iş kurmuş, çocuklarını okula göndermiş, evlenmiş ve hayatını devam ettiren bir çok Suriyeli var.

Ailelerin bir an önce ülkelerine dönmesi beklenemez. Bu, misafirlik anlayışına aykırıdır. Çoğu, "Bekleyip görelim" yaklaşımını benimsemiş durumda.

Madalyonun Diğer Yüzü:

Kahramanmaraşlı vatandaşlar, Suriyelilerin bir an önce ülkelerine dönmesinden yana. Çünkü, onlara bazı öncelikler tanınması, yerel halkta rahatsızlık yaratabiliyor. Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, "Onlar bizim misafirimiz, isterlerse giderler, gitmezlerse kapımız onlara son derece açık" diyerek, onlara daha fazla sahip çıkma ve cesaret verme mesajı veriyor.

Türkiye genelinde bu konuda fikir birliği var. Sağcı, solcu, muhafazakâr, milliyetçi ve ulusalcı herkes, sığınmacıların bir an önce ülkelerine dönmesi gerektiği konusunda aynı görüşü paylaşıyor. Ancak, Ak Parti hükümeti daha esnek bir tutum sergiliyor ve "İsterlerse giderler" şeklinde açıklamalar yapıyor.

Sonuç olarak, Esad'ın ülkeyi terk etmesinin ardından, Suriye'nin geleceği belirsizken, bu insanlar geri gönderilmemeli. Böyle bir aceleye gerek yok. İyi bir ortam oluştuğunda, zaten Suriyeliler gitmek isteyecektir. Türkiye'ye, yüzbinlerce insanı katleden, suçsuz insanları işkencelere tabi tutan ve mallarını gasp eden kanlı bir rejimden sığınan bu insanlar geldi. Can ve mal güvenliği sağlandığında, bir kısmı kalır, bir kısmı ise ülkesine döner. Suriyeli mülteciler, sürekli olarak bunu dile getiriyorlar.

Madem ki insanlık adına bir örnek sergiledik, en azından onları insanca ve dostça göndermeliyiz. Gittiklerinde, kapısını çalabileceğimiz dostlarımız olsun.

Tüm bunlar konuşulurken, Suriyeliler de bir ikilemde kalıyor: Kalsalar mı, gitseler mi?

Sonuç olarak, bizim ülkemiz bizim için ne kadar önemli ve değerliyse, Suriyeli mültecilerin ülkeleri de onlar için son derece önemlidir. Ancak, bu süreci zamana yayarak değerlendirmek daha doğru olacaktır.