11 Eylül Salı  günü,Muharrem ayının ilk gününe ulaşmış olacağız. Hicrî 1440 yılını kutlamışolacağız. Hicretin yıldönümü olan bu başlangıcın, milletimize ve İslâm âleminehayırlar getirmesini Yüce Rabbimizden niyaz ediyorum.

    Peygamber Efendimizin risale tini kabuletmeyen müşrikler, ona ve müminlere her türlü zulmü, baskı ve işkenceyi revagörmüşlerdi.. Artık Mekke’de nefes almalarının imkânsız hâle geldiği bir anda,Yüce Allah müminlere dinlerini özgürce yaşayabilecekleri, ibadetlerini kolaycayerine getirebilecekleri huzurlu bir şehre, Medine’ye göç etme izni verdi. Öncemüminlerden bir kısmı yola çıkmış, ardından da Peygamberim iz’in sadık dostuHz. Ebû Bekir ile birlikte Medine’ye hicret etmişti.

    Hicret; Allah’a imanın, sadakat veteslimiyetin, sabır ve sebatın göstergesidir. Hicret; Allah’ın rızası,insanlığın huzur ve barışı için sahip olduğu her şeyden vazgeçen fedakâr birmuhacirin, kendisine kucak açan cömert bir ensara kavuşmasıdır. Kur’an-ıKerim’de bu zahmetli ve bereketli yolculuğun kardeş kıldığı muhacir ve ensarşöyle müjdelenir: “İslâm'ı ilk önce kabul eden muhacirler ve ensar ile iyilikleonlara uyanlar var ya, Allah onlardan razı olmuş, onlar da Allah’tan razıolmuşlardır…” (Tövbe,100) buyrulur.

 Medine’ye hicret:

   Peygamberimiz, Efendimiz, peygamberlikvazifesiyle görevlendirilince, peygamberliğini tebliğ etmeye başladı. Bu yüzdenkendisinden önceki gönderilmiş peygamberler gibi, insanlar kendisine de düşmankesildiler. Daha önce kendisine “Muhammed’ül Emin” diyenler, menfaatleri zarargöreceği için peygamberliğini kabullenemediler. Bununla dakalmayarak, peygamberimizi ve O’na inananlar ile alay geçtiler,çeşitli eziyet ettiler ve her türlü işkence ve zulüm yaptılar.

ettiler. Peygamberimizde sadık arkadaşı Hz.Ebu Bekirle beraber Medine’ye hicret ettiler.

   622 yılında gerçekleşen Mekke’den Medine’yehicret olayı, Hicri yılbaşı olarak kabul edildi. Buda bir Muharremerastlamaktadır. Muharremin onuncu günü de “Aşure günü”dür.

     Hicret, Asr-ı Saadet’te yaşanmış ve bitmişbir hadise değildir. Bugün de nice Müslüman, yurdundan ve yuvasından gözyaşlarıile ayrılarak yollara düşmekte; kendisine ensarlık yapacak iyilik timsaliinsanlara sığınmaktadır. Bizlere düşen ise, hicretin yıldönümünde bu gerçeğibir defa daha hatırlayarak zulmün ve adaletsizliğin sona ermesi için gayretgöstermektir.

    Hicret, her türlü fenalığı arkasındabırakarak, kötülükten uzaklaşarak iyiliğe ve hayra doğru adım atmaktır. NitekimSevgili Peygamberimiz (s.a.s.) hicretin bu manevi boyutuna şöyle işaretetmektedir: “Müslüman, elinden ve dilinden diğer Müslümanların zarar görmediğikişidir. Muhacir ise, Allah’ın yasaklarını terk eden kimsedir.”(Buhari)Buyurmuştur.

   Bun gün bizlerinde hicret etmek söz konusuolabilir. Ama bu hicret başka bir yer ve yurt aramak değildir. Kötülükleri terketmek iyiliklerin peşinde koşmak, İslam’ı yaşamak ve yaşatmak, inandığımız gibidavranmaya gayret ve çaba göstermektir. Peygamberimiz, bu hususta,” Muhacir,Allah’ın yasakladığını terk eden kimsedir.”(Buhari) buyurmuştur.

    Yeni bir hicrî yıla girerken Müslüman’ayaraşan, geçmişin muhasebesini yaparak geleceği tanzim etmektir. İsyandanitaate, günahtan tövbeye, gösterişten tevazua, ayrılıktan vahdete, düşmanlıktankardeşliğe, cehaletten ilme, kötülükten iyiliğe hicret etmektir. Yönümüz,yolumuz, hicretimiz Allah’a ve Resûlüne olması dileğimle..   Bu şartlar altında Mekke’deyaşanmayacağını anlayan Peygamberimiz, hicret etmeye karar verir. Medine’de ikigüçlü kabile olan Evs ve Hazreç peygamberimizi koruyacaklarına, inançlarınıyaşayacaklarına dair söz verdiler, kucak açtılar. Yani Peygamber efendimizegüvence verdiler. Bunun üzerine Mekkeli Müslümanlar Medine’ye guruplar halindehicret