Şu geçici ve göçücü dünyada güzel bir hayat yaşamak elimizdedir. Hayat sahnelerinde insanlara çeşitli roller verilmiştir. Gülüp oynama, acı çekme, dert dinleme, problem çözme gibi...
Hayatı isyan etmekle, “Bu hayat çekilmez be kardeşim” gibi sözlerle söylemekle, hayatı kendimize zindan etmekle geçireceğimize, daima hayatta mutlu olma yollarını, hayatın mutluluk yönlerini arama yollarına girmeli ve mutluluğu kendimiz bulmaya çalışmalıyız.
Dünyaya sadece çile çekmeye, dert dinlemeye ve yas tutmaya gelmedik. Bütün bunları aşıp mutluluğu yakalamaya çalışmalıyız.
Gücümüzün yettiğini, yapabileceğimiz zaman düşünüp yapmalıyız. Gençliğin gitmeyeceğine, dinçliğin devamlı olacağına inananlar sonunda Victor Hugo’nun bu sözünde olduğu gibi çekip gitmiş olacaklardır: “Gençler düşünebilse, ihtiyarlar yapabilse...
Hayat yolunda yürümek için ille de birinin kolumuzdan tutması gerekmez. Yükselmek ve büyük adam olmak için birinin himayesi gerektiğine inanan insanların çoğu sonunda hüsrana uğramışlardır.
Yükselmek ve başarmak için başkalarının himayesinden ziyade, yüce Allah’ın bize verdiği kabiliyet ve yeteneklerimizi göz önünde bulundurmalıyız. Bize verilen kabiliyetler hayat yolumuzda çıkacak engelleri aşmamıza yeter de artar bile. Bu yeteneklerimizden yeterince yararlanmamız gerekir. Zaten terlemeden, çaba harcamadan hiç kimse ayağımıza kadar gelip bizi aşağıdan yükseklere uçurmaz.
Yükseklerde gördüğümüz kimselerin geçtikleri birçok yoldan bizim de geçmemiz, aştıkları engelleri bizim de aşmamız gerekir. İşi başarmak için azimli ve işimizi sağlam yapmalı, mütevekkil olmalı, sonucu Allah’a havale etmeliyiz. Peygamberimizin sözünde olduğu gibi, deveyi sağlam kazığa bağlayıp tevekkül etmeliyiz.
İnsanları yükseklere, yapmış olduğu hamleler yükseltmiştir. Sonuca varmanın en önemli yolu budur. İnsanlar ilk yenilgilerinde pek üzülmez. Yeter ki yenile yenile yenmesini öğrensinler. Hayat yolunda tüm engelleri aşabilmek esastır. Bu engeller. Takılıp düşmek içi değil atlayıp geçmektir
Bilgi sahibi olmak da bir noktaya kadar bu engelleri engelleyebilir. Bilgi sahibi olmak bazen yeterli olmayabilir, her şeyi halletmeyebilir. İblis de, devrinin en büyük bilginlerindendi, ama bu bilginlik işe yaramadı. Allah’ın “Adem’e secde edin” emrini tutmadı, gururlandı ve kibirlendi. Sonunda Allah’ın lanetine uğradı, cennetten kovuldu.
Hayat yolunda birtakım engeller olabilir. Mühim olan, bu engellere takılıp düşmek değil, atlayıp geçmektir. Başarıya her zaman çiçekler arasından gidilmez. Bazen dikenli yollardan da gitmek gerekir. Unutmamalı ki kişileri yükseklere, yaptığı hamleler yükseltir.
Yaşam ve Kahve Fincanı
Bir grup eski öğrenci, emekli hocalarını ziyarete gitmişler. İşlerinden ve sorunlarından söz etmişler. Hoca, iş yaşamında her biri önemli yerlere gelmiş eski öğrencilerine kahve ikram etmek üzere mutfağa gitmiş. Biraz sonra değişik boy, renk ve kalitede birçok fincanın bulunduğu bir tepsiyle geri dönmüş.
Kimi porselen, kimi seramik, kimi cam, kimi plastik olan fincanları ve kahve termosunu masaya koyup kahvelerini almalarını söylemiş. Tüm eski öğrenciler, kahvelerini alıp koltuklarına döndüğünde hocaları onlara:
“Farkına vardınız mı bilmem. Zarif görünümlü, güzel, pahalı fincanların hepsi alındı. Masada yalnızca ucuz ve basit görünümlü fincanlar kaldı. Elbette ki kendiniz için en güzelini istemek ve onu almak çok normal ama işte bu demin bahsettiğiniz problemlerinizin ve stresin nedeni. Hepinizin istediği fincan değil kahve iken, bilinçli olarak her biriniz birbirinizin aldığı fincanları gözleyerek daha iyi olan fincanları almaya uğraştınız. Yaşam kahveyse iş, para ve mevki fincandır. Bunlar yalnızca yaşamı tutmaya yarayan araçlardır ama yaşamın kalitesi bunlara göre değişmez. Bazen yalnızca fincana odaklanarak içindeki kahvenin zevkini çıkarmayı unutabiliyoruz.”