KıssadanHisselerde,çoğu tanınmış din büyüklerinin isim ve şahıslarına bağlı hikâye vemenkıbeler yer almaktadır..Bazı hikayeler de ise, çoğunluğu itibariyle birşahsa bağlı olmayan, kıssadan hisse niteliğinde, genellikle dini bir öz taşıyanhikâyelerdir. Bu hikayeler titiz bir seçim sonucu derlenip, kaleme alınaraksunulmuştur. Dikkatle okuyanlar göreceklerdir ki bu hikayeler de hayatımızınçeşitli yönleriyle ilgili çok değerli mesajlar vardır. Doğruluk, fedakarlık,bağışlayıcılık, iyi komşuluk, iyi dostluk, iyi arkadaşlık, alçakgönüllülük...gibi pek çok konuda yol gösterici ve yönlendirici temalar ihtiva etmektedir. Buhikayelerin  çoğunun şurada buradarastlamış, duyulmuş olabileceği güzel hikayelerin çoğunu bir araya toplamasıdır.Yukarda da belirttiğimiz gibi bu, geniş ve detaylı bir araştırmanın, çokçeşitli kaynakları dikkatle taramanın sonucunda mümkün olmuştur.

        Bu hikayeler,Müslüman Doğu'nun ne kadar büyük bir kültürel zenginliğe, insani inceliğe,Batılıların hiç bir zaman erişemeyecekleri bir mana derinliğine sahip olduğugörülmektedir.

PEYGAMBERE BAĞLILIK

    Mekke'nin fethindensonra İslâm'ı kabul edenler arasında Hz. Ebû Bekir'in babası Ebû Kuhâfe debulunuyordu. Yaşı sekseni aşmış, âmâ bir kişi olan Ebû Kuhâfe, Hz. Peygamber'inhuzurunda hidayete ermekte geç kalmışlığını telâfi edercesine aşkla kelimeişehadet getiriyordu. Bu esnada sevinmesi gereken "Sıddıyk" (yürektentasdik edip, sorgusuz sualsiz bağlanan) lakaplı Ebû Bekir ağlıyordu. Fakat buağlayış bir sevinç ağlayışı değil üzüntü ağlayışıydı. Bu, meclisteki herkesinhayretine sebep olmuştu. Sordular:

- Ey Ebû Bekir, neden sevinilecek bir günde gözyaşıdöküyorsun? Cevap verdi:

- Allah'ın Resulünün en büyük arzusuamcası Ebû Talibin müslüman olmasıydı. Fakat bu dileği bir türlü gerçekleşmedi.Ben isterdim ki şu anda benim babamın yerinde şehadet getiren Ebû Talib olsun,babamın Müslüman olmasından dolayı benim gönlüm hoşnud olacağına, amcasınınMüslüman olmasından dolayı Allah Rasûlünün gönlü hoşnud olsun. İşte bu olmadığıiçin ağlıyorum.

  BAL ŞERBETİ

    Bir Ramazan'da Medineli bir Müslüman, Halife Hz. Ömer'iiftar yemeğine davet etti. Yemek sırasında yalnız Hz. Ömer'e bir kab içinde biriçecek

sunuldu. Hz. Ömer sordu: "Bu nedir?" Ev sahibi cevapverdi: "Bal şerbetidir efendim, sizin için ayırmıştık da..." Hz. Ömeronu içmeyi reddederek şöyle dedi: "Benim yönetimini üstlendiğim halkınçoğu içmek için henüz kuyu suyunu bile bulamazken ben burada bal şerbetiiçemem."

  EN BÜYÜK CÖMERT

    Önemli bir seferhazırlığı yapılıyordu. Peygamberimiz herkesten yapabileceği yardımı en üstsınırda yapmasını istedi. Hz. Ömer bu isteğe uyarak büyük miktarda bir yardımlaHz. Peygamberin huzuruna çıktı. Hz. Peygamber sordu:

- Ya Ömer, malının ne kadarını yardım olarak getirdin?

Hz. Ömer cevap verdi:

- Tam yarısını getirdim ya Resulallah, size getirdiğimkadar da geride var.

Biraz sonra Hz. Ebû Bekir geldi. O da büyük bir yardımdabulundu. Hz. Peygamber ona da sordu:

- Malının ne kadarını getirdin? Cevap verdi:

- Tamamını getirdim ya Resulallah,evimde Allah ve Resulünün sevgisinden başka bir şey bırakmadım.

Bunun üzerine Allah'ın Resulü şöyle buyurdu: “Allahyolunda fedakarlıkta Ebû Bekir'i kimse geçemeyecek.”

  ADAMIN ÖNEMİ

    Halife Hz. Ömer bir mecliste hazır bulunanlarasordu:

- Eğer dileğiniz hemen kabul ediliverecek olsa nedilerdiniz?

Birisi, "Benim falan vadi dolusu altınım olsunisterim. Onu harcayarak İslâm'a daha çok hizmet edeyim diye" dedi. Birbaşkası, "Şu kadar sürüm (davar, koyun, keçi), mal ve mülküm olsunisterdim. Gerektikçe onları sarf ederek dine yararlı olayım diye" dedi.Herkes buna benzer şeyler söyledi. Hz. Ömer hiçbirini beğenmedi. Bu defameclistekiler, Hz. Ömer'e sordu:

- Ya Ömer peki sen ne dilerdin? Cevap verdi:

- Ben de Muaz, Salim, Ebû Ubuyde gibi müslümanlaryetişsin isterdim. İslâm'a onlar vasıtasıyla hizmet edeyim diye.

  HZ. ALİ'NİN BÜYÜKLÜĞÜ

    Bir gün ashap Peygamberimiz (s.a.v)'den Hz. Ali'yi niçinçok sevdiğini sordu. Hz Peygamber o anda mecliste bulunmayan Hz. Ali'yiçağırmaya adam gönderdi ve orada bulananlara sordu:

- Birisine iyilik etseniz, o da size kötülük etse neyapardınız? Cevap verdiler:

- Yine iyilik ederiz.

- Yine kötülük yapsa?

- Biz yine iyilik ederiz?

- Yine kötülük yapsa?

Ashab cevab vermedi, başlarını öne eğdiler. Bunun anlamıkötülüğe kötülükle mukabele etmesek bile iyilik yapmaya devam etmeyiz, demekti.

Bu sırada Hz. Ali o meclise geldi.Rasulullah Hz. Ali'ye sordu:

- Ya Ali, iyilik ettiğin biri sana kötülük etse neyapardın?

- Yine iyilik ederdim.

- Yine kötülük yapsa?

- Yine iyilik yapardım.

Hz. Peygamber soruyu tam yedi defa tekrarladı. Hz. Ali yedidefasında da "yine iyilik ederdim" diye cevap verdi. Ashab,

- Ya Rasulallah, Ali'yi çok sevmenizin sebebini şimdianladık, dediler.

  GERÇEK NEDEN?

    Hz. Ali'nin halifeliği sırasında, Hz. Osman'ın şehidedilmesiyle sonuçlanan fitne, fesad daha da arttı. Bu durumdan üzülen,şikayetçi olan bir mümin Hz. Ali'ye gelip sordu:

- Ya Ali neden Hz. Ebû Bekir ve Ömer zamanında meydanagelmeyen bu olaylar senin zamanında meydana geliyor, müminler birbirinedüşüyor?

Hz. Ali cevap verdi:

- Hz. Ebû Bekir ve Ömer zamanındabiz vardık, ama bizim zamanımızda onlar yok.