Ölüm nedir? Ölen bir kimse nereye gidiyor? Ölüminsan için bir yok oluş mudur?
Ölüm her canlı içinkaçınılmaz bir gerçektir. Yüce Allah bu gerçeği Kuran-ı Kerim’de, “ Her canlıölümü tadacaktır.”[1]Diğerbir ayette; “ O.ölümü ve hayatı yarattı ki, sizi imtihana çekip hanginizinamelce daha güzel olduğunu bildirsin.”[2] Buyurarak belirtilmiştir.Ölen bir kimsenin ruhu bedenden ayrıldıktan sonra Berzah âlemine (ruhlar âlemine) gider. İslam inancına göre insan için ölüm bir yok oluş değil, yeni birhayatın başlangıcıdır.
İnsanlık tarihiboyunca ölüm gerçeği bütün insanları meşgul etmiş bir konudur. İslam inancınagöre ölüm, insan ve canlıların hayat müddetlerinin sona ermesi, ruhun bedendenayrılmasıdır. Tıp açısından da beynin fonksiyonlarını yitirmesidir. Ayet-iKerimede: “ Ölümü ve hayatı yaratan Allah’tır…”(Mülk suresi, 2. ayet)buyrulmuştur. Burada neden ölüm hayattan önce gelmiştir. Çünkü ölüm, Ahirethayatından öncedir.
Hayata anlamkatan, hayatı yaşanır hale getiren ölüm duygusudur. Çünkü ölüm, insandasorumluluk duygusunu canlı tutar, ahlaki gelişmeye katkı sunar. İnsanoğlu ölümolgusuna: şeb-i arûs(sevgiliye kavuşma, düğün gecesi), emr-i hak, mekandeğiştirme, ebedi aleme göç etme gibi anlamlar yükleyerek, ölüm olgusunu yenmeyeçalışmışlardır.
Ölüm istenilecekbir olay değildir. Ötenazi hakkı da yoktur. Bu konuda Hz. Muhammed(s.a.v) : “Sizden hiçbiriniz ölümü asla temenni etmesin(istemesin). Eğer o kimse iyiliklemeşgul bir kimse ise, umulur ki iyiliği ve sevabı artar. Eğer kötü bir kimseise, belki günahından tövbe eder de azaptan kurtulur.”(Buhari) buyurmuştur.
İnsan ebediolmadığı gibi, dünya hayatı da ebedi değildir. Ayet-i kerimelerde: “ yeryüzünde bulunan her canlı yok olacaktır. Ancakazamet ve ikram sahibi Rabb’inin zatı baki kalacaktır.”[3]Buyrulmuştur.
Ölüm bir yok oluş değil, farklı bir yapıdayeniden doğuştur. Ölümle insan yeni bir hayata kavuşur. Ölüm herkese eşitdağıtılan bir gerçektir. Birisinin öldüğünü duyduğumuz zaman: “şüphesiz biz(her şeyimizle) Allah’a aitiz ve şüphesiz O’na döneceğiz.”(Bakara,156) ayetiniokuruz. Mü’minlerin en akıllısı kimdir diye sorulunca, Peygamberimiz de; “Ölümüçok anan ve ölümden sonrası için güzel hazırlık yapanlar var ya, işteonlar en akıllı olanlardır.” Buyurur.
Sadi Şirazî ; “Sendünyaya geldiğinde, ağlıyordun, etrafındakiler gülüyordu. Öyle bir hayat yaşaki ölünce sen gül, onlar ağlasın” demiştir.
Ölüm ve Ötesi
Hayatta hep yüz yüze olduğumuz hâlde bir türlü idrakine varamadığımızbir gerçek vardır: Ölüm ve ötesi. Oysa Peygamberimiz (s.a.s) bir hadislerinde, “Ağıztadını kaçıran, lezzetleri yok eden ölümü çokça hatırlayın.”[4]Buyuruyor.
Şöyle geriye dönüp baktığımızda görüyoruz ki zengin-fakir, genç-yaşlı,iyi-kötü, zalim-mazlum nice insanlar bu dünyadan gelip geçtiler. Birçoğununyerinden yurdundan eser bile kalmadı. Her geçen gün bir sevdiğimiz bizi bırakıpgidiyor. Biz de bir gün sevdiklerimizi bırakıp gitmek için her an gelmesimuhtemel ecelimizi bekliyoruz. Şurası bir gerçektir ki bugüne kadar ölümdenyakasını kurtaran hiçbir insan yoktur. Her geçen gün yıpranan bedene, ağaransaça dur demek mümkün değildir. İstesek de istemesek de doğumla geldiğimiz budünyadan ölümle ayrılıp gideceğiz. Bu gerçeği Yüce Rabbimiz bizlere şöylebildiriyor: “Nerede olursanız olun, sağlam ve güçlendirilmiş kaleler içindebulunsanız bile ölüm size ulaşacaktır.”[5]“Her canlı ölümü tadacaktır.”[6]
ÖLÜM VE YAŞAMA
İnsan ölümlü bir varlıktır. Her doğan ölümtadacaktır. Her geçen gün insan ömründen kaybolan bir gündür. İnsanlar hızlaölüme doğru koşmaktadır.. Hep yarınlar düşünülür, hiç ölmeyecekmiş gibiyarınların daha güzel olacağını sanılır. Dil ile öleceğini söylese bile haliile gidilecek yere yaklaşılır. Çoğu insanlar yaşlılığını saklarlar, yaşlı görünmek istemezler, kendilerine dedededirtmezler. Birbirlerimize hayırlı ömürler değil de uzun ömürler dileriz. Oysa ister genç, ister yaşlı olalım ölüm birgün kapımızı çalacak vadesi gelen ölecektir. Ölüm karşısında insan acizdurumdadır. Herkese eşit dağıtılan da ölümdür. İnsan bu âlemde sonsuz yaşamagücünden yoksundur. Baki olan sosuz olan yüce Allah’tır.